EL BEBEK GÜL BEBEK DERNEĞİ’NDEN 'SIFIR AYRILIK' ÇAĞRISI
- besteertan
- 23 Kas
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Kas

17 Kasım Dünya Prematüre Günü kapsamında, El Bebek Gül Bebek Derneği tarafından Pera Palace Hotel’de basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, her bebeğin yaşam yolculuğuna annesiyle birlikte, ten tene temasla başlamasının yaşamsal önemine dikkat çekildi.

El Bebek Gül Bebek Derneği, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Global Foundation For The Care Of Newborn Infants (GFCNI)’ın “Zero Separation” vizyonunu Türkiye’de görünür kılmak amacıyla başlattığı “Sıfır Ayrılık” kampanyasıyla, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde 24 saat ebeveyn erişimi sağlanmasını, kanguru bakımının standart bir uygulama haline gelmesini ve her ünitenin aile dostu hale getirilmesini savunuyor. Bu kapsamda, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Zero Separation – Sıfır Ayrılık” ilkesi doğrultusunda düzenlenen toplantıda, prematüre bebeklerin ve ailelerinin haklarına yönelik toplumsal farkındalığa dikkat çekildi.

“Her bebek, annesinin kokusuna, dokunuşuna ihtiyaç duyar”
El Bebek Gül Bebek Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Psikolog İlknur Okay, toplantıda yaptığı konuşmada “Sıfır Ayrılık” ilkesinin yalnızca bir sağlık yaklaşımı değil, bir yaşam hakkı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi; “Her bebeğin, annesinin kokusuyla, sesiyle, dokunuşuyla büyüme hakkı vardır. Biz bu hak için sesimizi yükseltiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün de vurguladığı gibi, ayrılık öldürür, yakınlık yaşatır. Ne yazık ki ülkemizde hâlâ birçok yenidoğan yoğun bakım ünitesinde ebeveyn erişimi sınırlı. Çok kısıtlı ziyaret dakikaları var. Anneler, bebeklerinin yanında kalamıyor, babalar sürece dâhil olamıyor. Oysa araştırmalar gösteriyor ki, ten tene temas ve anne babanın bebeğinin yanında olabilmesiyalnızca bir sevgi göstergesi değil, aynı zamanda bir tedavi yöntemidir. Derneğimiz yıllardır bu konuda farkındalık yaratmak için çalışıyor. Anne-bebek uyum odaları kurulması, kanguru koltuğu temini, anne sütü farkındalığı kampanyaları ve ‘Erken Anne Kiti’ projeleriyle hem ailelerin hem sağlık profesyonellerinin yanında olmaya devam ediyoruz. Bugün burada ‘Sıfır Ayrılık’ çağrımızı yineleyerek, Türkiye’de her bebeğin ailesinin kokusuyla büyümesini istiyoruz.”
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl dünya genelinde yaklaşık 15 milyon, Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de ise 100 bin bebek prematüre olarak doğuyor ve bu bebeklerin önemli bir kısmı, yaşamlarının ilk günlerinde ailelerinden ayrı kalıyor. Oysa bilimsel araştırmalar, ten tene temasla bakım gören bebeklerde ölüm oranlarının yüzde 25’e kadar azaldığını, emzirme oranlarının ise belirgin biçimde arttığını gösteriyor. Bu kapsamda anne ve bebek arasındaki temasın hem fiziksel hem psikolojik sağlık üzerindeki etkilerine değinen Türkiye Anne Bebek Ruh Sağlığı Farkındalık Birliği kurucusu Prof. Dr. Nazan Aydın, ten tene temasın, tıbbın en güçlü ama en basit tedavi biçimlerinden biri olduğunu belirtti.
“Anne & bebek arasındaki ten tene temas bir sevgi değil, hayatta kalma refleksidir”
Aydın yaptığı konuşmada “Bebek ve anne arasındaki temas yalnızca bebeğin değil, annenin de yaşama tutunma gücünü artırır. Prematüre bir bebeğin kalp ritmi, vücut ısısı ve solunumu annesinin bedeniyle temas ettiğinde dengelenir. Ayrı kalmak, yalnızca fiziksel değil, duygusal travma da yaratır. DSÖ’nün 2022’de yayınladığı rehberde, kanguru bakımının tüm prematüre bebekler için doğumdan hemen sonra başlatılması ve günde 8 ila 24 saat arasında sürdürülmesi öneriliyor. Türkiye’de El Bebek Gül Bebek Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre ise, annelerin yalnızca yüzde 5’i doğumdan hemen sonra kanguru bakımı yapabiliyor; yarısından fazlası bebeğine günde sadece bir kez ve 15 dakika erişebiliyor. Bu tabloyu değiştirmek zorundayız. Her bebeğin, annesiyle birlikte büyümesi bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü her temas bir umuttur, her yakınlık bir yaşam desteğidir” dedi.





Yorumlar